Dünyanın oluşumundan insanlığın gelişimine kadar jeolojik zamanlar boyunca yerkürenin geçirmiş olduğu jeolojik evrimin izlerinin, insanlık tarihinin ilk uygarlıklarında gereksinimlere göre biçimlenmiş yönüyle açıklanmaya çalışıldığı tarihi kayıtlarından öğrenilmektedir. Bu uygarlıkların kültür dokuları içinde bilimsel düşüncenin ilk ışıkları ve inançların ayrı kulvarlarda ele alındığı ve değerlendirildiği de belirlenmiş gerçekler arasındadır. İnsan topluluklarının miladi dönemlerdeki yaşamlarında düşünsel gelişimlerine ve inançlarına belli egemen çevrelerce doğmalar temelinde korku ve sindirme ile sömürülerek konulan ipotek, yerküreyi kuşatan yaşam kürede doğanın algılanabilmesine olanak vermemiştir. Her şeye rağmen gereksinimlerin dayattığı ve daha iyi yaşam koşullarına ulaşma çabası içinde oluşan entellektüel bilinç, “yeniden doğuş” ile özellikle Avrupa’yı sarsmıştır. 18. yüzyıla gelindiğinde fizik, kimya, biyoloji ve jeoloji bilim dallarının gelişimi sonucunda insanoğlu, yerküreyi ve doğa olaylarını daha iyi anlayabilmiş, “Sanayi Devrimi” sürecinde yerüstü ve yeraltı doğal kaynaklardan yararlanabilme olanağı bulmuştur.
İnsanlık tarihinin gelişiminde doğa ve yerküre ile barış içinde yaşama, bilimsel ve teknolojik üretim açısından insanlık için olumlu katkılar sağlarken, diğer yandan doğaya ve yerküreye meydan okuyarak yapılan uygulamalar, insanoğlunun kendi kendini yok etmesine yol açmıştır. Yerkürenin ve üzerinde yaşayan doğanın işleyen yasaları diyalektik bir bütün içinde işlemektedir. Ancak günümüzde, insanlık tarihinin miladi dönemlerinin başlangıcından “Yeniden Doğuş” a kadar geçen insanlığın katledildiği karanlık dönemlere öykünülerek ve yeni imajla küreselleşerek insanların sömürülmesi eylemleriyle yerküre ve doğa kültürü yok edilmeye çalışılmaktadır. Yerüstü ve yer altı doğal kaynakların çok önemli bir bölümünü oluşturan kayaçlar ve fosillerin milyarca yıllık serüveninin, yerkürenin oluşumundan insanlığın gelişimine bilimin ışığı altında, ülkemizde ilköğretim ile lise aşamasındaki eğitim ve öğretimde, doğma ve hurafelerden uzak çağdaş bir anlayışla anlatılması, doğayla barışık bir yerküre kültürünün oluşturulmasında yararlı olacaktır. Kayaçların ve fosillerin yararları, insanoğlunun sosyal ve kültürel gelişimleriyle ilişkili olarak düşüncelerine ve sanatına yansımalarını konu alan üretimler, tüm topluma her türlü etkinlikler ile yaygınlaştırılmalıdır. Bu yaklaşımlar ile oluşturulacak bir yerküre kültürü, yerkürenin oluşumundan insanlığın gelişimine değişimler ve dönüşümleri anlayabilmeyi ve de özümseyebilmeyi olanaklı kılacaktır.
S.ÖRÇEN
Yerküre ve Doğa Kültürü Bilincinin Oluşumunda Kayaçlar ve Fosillerin Rolü
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder