cennetin doğusunda yaşama dair

Zamanın durduğu uyumlu sabahlarda
Usancını yaşadığım sabun köpüğü misali,
Yeni yüzlerde yaşanan yarışırcasına sağanakların gölgesinde
Bir araya gelen iki yakanın birleştirdiği giz örtü,
Siyahın armonisinde asaletli duruşu deler kurşun gibi
Sabahın karanlığında buzdan kulelerde yaşanmış ne varsa,
Tutsak şehrin rüzgarında ringlerin sonunda

Şeytan arabaları götürür mahkumiyetine binaen,
Uçsuz bucaksız sessizliği cennetin doğusunda

Uzayan yolların resmettiği bakışımlı haz edişler götürür ta uzaklara,
Sürüleri bezgin soluk yüzlü, doğal ayıklanmış, sıradan
Doğduğuna pişman umarsız göl insanlarını
Kar tünellerinde bir ikilem, zaman ve umut yolcuları

Raylarla yarışırcasına, sürüklenen ömür törpüsü bir öykü müebbeten,
Göl ya da göle dair paylaşımındaki hazzın

Olabildiğine lezzetidir anlattıkları yaşamın,
Keyfe keder bir direniş karşı duruş güneşe
Çay ve sempatidir keyfe keder
Cigaranın dumanı bulutların üstünde,
Bilimin marifetinde demir alma zamanıdır
Bir yanda açılan kapılardan hışımla gelen
Ataletin zarafeti ve çıkarın azamisi
Tinlerinde nakşedilmiş nurlu mahluklar,
Diğer yanda her şeyiyle insanlık için üreten
Yazdıkları bir cümle altı çizili
Talim terbiye ruhuyla aşka gelen
Güne bakan bir avuç insan,
Bir vakadır bedenlerindeki zevk-ü sefa, kemirgenlerin aşıdır
Beyinleri uçkuruna kilitli güç timsali kemirgenlerin
Avıdır cazibeli körpe fidanlar,
Saflıklarını yitirirler cennetin doğusunda
Geçtikleri yaş dönümüdür arkalarına dönüp bakmadan
Halbuki cennetin batısında her şey ne güzeldi duygu yüklü peronlarda,
Sen memleketinde söyler miydin? erkeklerin yetmediğini
Sınırda ay ışığında sevişmelerini,
Sen memleketinde yaşadın mı? güç timsali budalaların kapatmalığını,
Ekmeklerle birlikte sen de bozuldun
Geri dönüşümsüz görülmüştür damgalı,
Tarla, bahçe, süt ve bilgisayarla haşır neşir
Ele avuca sığmayan yığınların öyküsü,
Emeklerin tükendiği duruşu olmayan
Oyunun son perdesi, kamçılanan körpe bedenlerine
Kök suyu alamayan solgun çiçekler,
Zamanın durduğu uyumsuz akşamlarda
Utancını yaşadığımız, boyalı yeni yüzlerle yaşanan
Körpe bedenlerin gölgesinde.


Sefer ÖRÇEN(Cennetin Doğusunda, s.36-40).

Hiç yorum yok: