göl insanları

Günün ilk ışıkları demlendiğinde
Bıçak gibi alabildiğine keskin,
Saatin yedisinde bulanık uykunun,
Kıyısında duran bir yelkenli,
İteklenen inatçı atların bezginliği
İstencine meydan okuyan.

Köpürüyor dalgaları azgın gölün,
Görmüyor göz gözü,
Ayılan gözlerin aşinası
Saygıda kusur etmeden
Donanımlı,
Hatırlarda kalan
Altı buçuklu mıntıka temizliği.

Cefakar minibüslerin
İlk yalnızlığında tanıdık bir yüz,
Bir bir toplanan zavallı mangalarda
Bin birinci diyalog hoş geldinli,
En önde baş tacı ekmek torbası
Teslimata kadar gurbetçi.

Uzayan yolların başlangıcında
Burunları titreten,
Kokuşmuşluğun dik alası,
Gökyüzünde açılan pencere
Arşı alanın ilk katı.

Göl göründü
Sohbetine doyulmuyor manganın,
Seyrüsefer alışık hal aldı
Makamından,
Damarları parçalayan günlük serüven
Yeknesak kilometre taşlarında,
Metropolitenin galveniz damlarının!
Garip sessizliği,
Doğudan doğan güneşin umutsuzluğu,
Kendilerine yararsız sıradan bir yaşamın
Doğal ayıklanmış ve çifte kavrulmuş
İnsanlarının dramı,
Ataları Urartu’dan habersiz
Alışılagelmiş harfiyen aynı.

Hiç yorum yok: