çökünce İzmit'in akşamı

Uzaktan, kilometrelerce uzaktan, uzun yıllar öncesinden heyecanını yenmeye çalışarak başladığı serüvenin ilk basamağı. Pencere önündeki güvercinlerin gürültülü dansı, gençlerin gürültüsüyle karışınca yapılan ilk uyarıyla oluşan sessizlik. Şimdi tanışma vaktiydi, önce kendini tanıttı kırkını oldukça geçmiş adam. Sonra sıra gençlere geldi, yarışmaya katılan adaylar gibi herkes tanıttı kendini. Çok sayıda yüzle karşılaşmak ve bire bir onları tanımak, yeni dostluklara yelken açmak. Birbiri ardına verilen eğitim buluşmaları, severek yapılan, özelliğinde anlamlanmaya başlamış bir uğraş. Eğitimci, gençleri performanslarına göre gruplara ayırdı; yağcılar, ezberciler, kurnazlar, olgunlar ve protestçiler. Anlatılanlar dinleniyordu, ancak anlatılanlardan kalkarak üretilmesi istenenler birkaç kişi dışında yapılmıyordu. Yaşam öyküsünden alıntıları paylaştı gençlerle. Gençlerin yaşam öykülerinden alıntılar üzerine oldukça duygulandı gençlik günlerini anımsadı. Yer sıkışıklığı nedeniyle kendine ait bir odası yoktu, çiçeği burnunda ve daha çok fırın ekmek yemesi gereken meslektaşlarının masasını paylaştı iskemlesiyle. Her akşam, gündüz matinesinde ne oynadıysa suarede de oynadı aynısını bir iki fazla ya da eksik. Bazen işi çığırından çıkaran yağcılar ve protestlerden kırmızı kartla oyun dışında kalan birkaç gençle şenleniverirdi ortam. Sezon sonunda eğitim seanslarının tümünden başarılı olanlardan ilk üç kişiye kitap ödülleri verdi eğitimci adam. Haftanın çoğu günlerini geçirdiği Ankara-İzmit hattında düzenli işliyordu zaman. Bu yolculukların en güzel yanı, molada içilen demli çaydı rengarenk ormana karşı. Bu orman, kışın bembeyaz bir örtüye bürünürdü. Ama saat gibi tik tak çalışırdı aksamazdı eğitim. Ravza'da demlenen özel tatlar, ara sokaklardaki sempatik kafeler, hastane caddesindeki pastaneler, okuldan tren yolu boyunca istasyona kadar atılan voltalar, yakın çevremizi tanıyalım üniteleri altında gezelim görelim muhabbetleri. Gençlerden belleğe yerleşen birçok yüzle defalarca karşılaşmalar. Biraz da lüks takılınan körfez serinliğinde “ outlet center ” kafeleri ve film günleri. İzmit’in içi çarşı, çarşıda yüksek mekanlar, kapı komşu evleri, yarenlik diz boyu, gece yarılarına uzanan sohbetler. Gittikçe tanıdık yüzlerde sevinç, onunla yarışan hüzün, derinden vuran ruh hali karmaşık. Çökünce İzmit’in akşamı, karınca telaşında akarken yaşam, geceleri yalnızlık kuşatır yürekleri demlenirken sabah. Donmuş karede seyr-i sefer halinde, uzaklar çağırır kaybolan yılların ardından nefretler dönüşürken sevdaya..

Sefer ÖRÇEN (Ocak 2008,VAN)

Hiç yorum yok: