İnsan Düşüncesinde Yerküre (İlkçağlardan Rönesansa)-3

Sihirsel düşünce Eski Çağ döneminde, Paleolitik kültürde kendi varlığını koruyabilme içgüdüleri içinde ilk olarak taşları yontmaya çaba gösteren insan merkezli bir yapıda egemenliğini sürdürmüş ve günümüzde de gelişimlerini sürdürememiş toplumlarda yer yer değişime uğramış olsa da görülmektedir.
Yerküreyi saran doğa için, ilk uygarlıkların tarihi kayıtlarındaki izler durumuyla sınırlı da olsa ilkel dönemden yerküre ile ilişkilendirilebilecek miras olarak değerlendirilebilecek aktarımlar, ona bir can yüklemek ve onun yaşayan ruhu olan bir varlık gibi algılanabilmesine olanak sağlamıştır.

Orta Taş Çağı (Mezolitik Kültür) olan 15-10. bin yıllarını kapsayan zaman diliminde, buzul çağı sonrası iklim değişikliklerinin etkisi ile özellikle su avcılığına yönelimin de etkin olarak görülmeye başlanması; mikrolit denilen özellikle avlanmada kullanılan ok, mızrak işlevli yontulmuş kesici ve delici taş aletler ki bunlar gereksinimlere göre çeşitlendirilerek birleşik araçlar olarak kullanımında anlamlı parçalar durumunda birleştirilmişlerdir. Ayrıca bu dönemde yay ve tornanın keşfi ve gelişimi; mikrolit, boynuz, fildişinden yapılmış, cilalanmış belli bir işlevi olan orak, testere biçimli bıçağa benzer çeşitli kesici aletler; bazı kurt ırklarının evcilleştirilerek insanın ilk evcil hayvanı durumunda uysal bir köpeğe dönüştürülmesi; yaşamın mağaralardan çıkarak geniş alanlara yerleşimi; tinsel kültürün etkisinin sürdürülerek gömü ve gömü armağanı göreneğinin oluşturulması önemli olgular olarak dikkat çekmiştir.

Mezolitik dönemde tarım öncesinden başlayarak Orta Doğu’da, Avrupa’da (Tuna Irmağı boylarında Azilyan kültürlü topluluklar), Afrika’da (Nil boyunca yer yer dağınık görülen Hartum toplulukları ve Doğu Akdeniz kıyıları boyunca Natuf kültürlü topluluklar) görülen üretimden daha çok geçim biçimi durumunda üç özellik göze çarpmaktadır, bunlar;

1. Tekil avcılık (orman hayvanları avcılığı) ağırlıklı avcılık ve toplayıcılık,
2. Balıkçılık ve su toplayıcılığı,
3. Yabanıl tahıl toplayıcılığı ağırlıklı avcı ve toplayıcılığı (küçük baş otçul sürüleri).

Mezolitik kültürde insan topluluklarının doğayla olan iç içelikleri daha da pekişmiş ve ona daha bağımlı bir yaşam biçimi benimsenmiştir. Sahip oldukları düşünce biçimi sihirci ya da büyüye dayalıdır.

Neolitik dönemde (Yeni Taş Çağı), Mezolitik dönemden gelişen bir değişim süreciyle insanın bitkiler ve hayvanlar dünyasına egemenliği Neolitik’te başlamıştır (İÖ 10 bin dolaylarında). İnsanlık bu dönem ile asalaklıktan üreticiliğe (bitkisel ve hayvansal besin üretimine) geçiş yapmıştır. Neolitik dönem; ekonomik, toplumsal ve kültürel evrim bakımından insanlığın teknolojik evriminin de bir başlangıcı sayılmıştır. Toprağa yerleşme, mülkiyet, toplumsal artı üretim gücü, nüfus artışı, tabakalaşma ve de savaş gibi sonuçlar Neolitik süreç ile gelmiştir. Yine bu süreç, ilkel toplumdan uygar topluma geçişi sağlayacak yolları döşemiştir. Bitki ve hayvanlardaki evcilleştirmeler Yeni Dünya’ya göre 4-5 bin yıl geç başlamıştır. Tarla açma, bahçe, küçük ve büyük sulama gibi tarım çeşitleri, küçük baş hayvanları evcilleştirme aktiviteleriyle toprağa yerleşme sonuçları bakımından cilalama, çömlekçilik ve yapıcılık (kil, kerpiç, sıkılaştırılmış kil materyalli tuğla) önemli özellikler durumundadır. Neolitik kültürün somut yerleşim yerlerine “Çayönü, (9500-6800)”, insan için “Buzadam Ötzi, (5300)” ve halk olarak ta “Arapeşler (İS.20.yüzyıl)(Çağdaş Neolitik topluluk)” örnek olarak verilebilir.

Neolitik kültürde de Mezolitik kültürde olduğu gibi insan topluluklarının doğayla olan iç içelikleri daha da artmış ve yerleşik yaşama geçilerek daha bağımlı bir yaşam biçimi benimsenmiştir. Sahip oldukları düşünce biçimi yine sihir ya da büyüye dayalıdır, ancak doğadaki objelerin algılanması konusunda daha bilinçli bir duruma gelindiği aktivitelerden anlaşılabilmektedir.

İÖ.4000’li yıllara gelindiğinde izlenen süreçte Sümerler’de görülen uygar topluma geçiş ile (demir, tunç, bakır çağları); Mezopotamya’da kentleşmeye varan gelişmeler kaydedilmiştir. Sümerler; geçmişleri, şamanları, kabile başkanları, büyük sulama tarımına geçmeleri, iş ve emek yönetimi, zanaatların gelişmesi, kent ve kır bütünleşmesi ile uygar topluma geçiş için iyi bir örnek oluşturmuşlardır.

Hiç yorum yok: